Kanser Belirtileri, Kanser Tedavileri

Haftanın Yazısı

ROBERT GORTER DENEN ŞARLATAN: "VE KANSER TARİH OLUYOR, TEDAVİ YÖNTEMİ BULUNDU."

10 Soruda Kanser Nedir?

10 soruda kanser türlerini öğrenme, korunma yolları konusunda giriş bilgisi edinmenizi sağlıyoruz. En merak edilen sorular.

Prostat kanseri Tedavinin Yan Etkileri

Hastalıkla yaşam
Hastalık sonrası tıbbi muayeneler
Günümüzde prostat karsinomundan müteessir birçok erkek, tümör hücrelerini tamamen almak veya yok etmek başarılamazsa dahi, çok uzun yaşamaktadırlar.
Tedavinin yan etkilerini veya sonuçlarını hem de tümör hastalığının yeniden belirmesini veya gelişimini teşhis edebilmek için, ameliyattan veya ışın terapisinden ve de antihormonal terapiye başlandıktan sonra da, tümör eğer tamamen alınmış veya yok edilebilmişse de, sürekli olarak muayeneler yapılır.
Uzmanlar, ameliyattan veya ışınlamadan sonra ilk iki sene içerisinde her üç ayda bir, daha sonra altı ayda bir, daha sonra da senede bir defa muayeneler yapılmasını tavsiye ediyorlar.
Hekim tarafından elle yapılan prostat bölgesinin sonbarsaktan muayenesi (dijital-rektal muayene) ve PSA değerinin tespiti, rutin muayene programının bir parçasıdır. Işınlamadan sonra uzun aralıklarla, ilki bir sene sonra olmak üzere, prostat biyopsisi yapmak uygun olabilir.
Şayet hastalığın ilerlediğine dair belirtiler görülürse, örneğin PSA değerinin sürekli yükselmesi gibi, ek olarak ultrason ve röntgen muayeneleri, biyopsi ve kemik sintigrafisi uygulanır.
Küçük ve az saldırgan tümörlü olup ilk önce herhangi bir tedavi uygulanmayan hastaların muayene programı da yukarıda belirtilene benzer şekilde uygulanır (“bekleme ve gözetleme“, İngilizce: “Wait and Watch“).
Radikal prostat ameliyatından sonra hastalığın tekrar belirmesi, PSA değerinin yükselmesinden anlaşılır: Bu değer, prostat ve tümör dokusunun tamamen alınmasından sonra, birkaç hafta içerisinde hemen hemen hiç tespit edilemeyek düzeye düşmelidir. Prostatın ışın tedavisinden sonra çoğu zaman geriye prostat dokusu kalır ve PSA değerinin tabana düşmesi bir sene, bazen de daha fazla sürebilir. Ama burada da kandaki PSA değerinin belirgin artışı muhtemel bir tümör büyümesine işarettir.
Ameliyat ve ışın tedavisi akabinde PSA yükselmesi halinde ne yapılabilir?
Tümörün biyolojik özelliklerine, habisliğin derecesine, tümörün yayılmasına ve ilk tedaviden önce PSA değerinin ne kadar olduğuna bağlı olarak, hastaların bir kısmı tedavi ilk etapta başarılı olsa dahi, PSA değerinin yeniden yükselmesini beklemeliler.
Eğer ölçülen değerle uygun bir teşhis bağdaşmıyorsa, uzmanlar bu duruma “biyokimyasal nüks“ adı verirler. PSA değeri hekime ve hastaya vücutta tekrar aktif tümör hücrelerinin bulunduğuna dair bir emare verir, ancak tümör hücrelerinin nerede oldukları bilinmez ve nasıl davranacakları da bilinemez. Bunun sebebi prostat çevresinde veya eski prostat çevresinde yeniden bir tümör büyümesi, ama uzak metastazların gelişimi de olabilir. PSA değeri tekrar çok çabuk yükselirse ve eski tümörün büyüklüklüğü ve yayılma derecesi fazla idiyse, uzak metastazların gelişmiş olması ihtimali artar. Eğer PSA yükselmesi çok yavaş olursa ve hastada semptom veya tümör büyümesine dair işaret olmazsa, bu durumda bir tedaviye gerek olup olmadığı ve seyrini etkileyip etkilemediği belli değilidir. Önemli olan bunun arkasında yatan sebebin ameliyattan sonra lokal bir nüküs olup olmadığının araştırılmasıdır, çünkü bu durumda erken safhada ışınlama yapılması gereklidir. Işınlamadan sonra lokal bir nüksetme meydana gelirse, tekrar ışınlama yapılmaz. Bir ameliyat komplikasyonlara sebebiyet verir. Çoğunlukla bu yüzden ışınlama sonrası PSA yükselmesinde hormon terapisi uygulanır. Genellikle kemiklerde olmak üzere, metastazlar keşfedilirse, bu durumda da hormon terapisi uygulanır. Ancak böyle bir teşhis 20 ng/ml altında olan bir PSA değerinde nadirdir. Şimdiye kadar cevaplanmamış bir soru da, hormon terapisi ile hemen mi yoksa gecikmeli mi başlanması gerektiği ve PSA değerinin hangi seviyesinden itibaren tedavi etmek zorunluluğu olduğu sorusudur.
Birçok ürolog için, başka haller olmadan, PSA ikiye katlanma süresi bir karar verme kriteri oluşturur: Bu süre kısaldıkça, daha erken tedaviye başlanmasını tavsiye ederler. Tedaviye erken başlanması kadar, beklemenin de avantajları vardır: Bir tarafta erken tedavi hastalığın seyrini olumlu yönde değiştirebilir, diğer tarafta geciktirilen tedavide yaşam kalitesi daha iyidir, ayrıca yan etkileri de yoktur. Belki beklemenin yaşam süresine etkisi bile yoktur.
Yükselen PSA değerinin yanına başka semptomlar da eklenirse, tedavi bunlara göre ayarlanır.
Metastazlaşmış prostat karsinomunda hastalık sonrası bakım
İlerlemiş safhadaki prostat karsinomunun antihormonal tedavisinde sonradan muayeneler, daha az şematik gelişir ve özellikle komplikasyon teşhis etmeye ve önlemeye yöneliktir, örneğin kemik metastazları veya tümörün çevre organ ve dokulara basınç yapması gibi. Vücutta PSA üreten dokular olmasına ve bu değer bu yüzden kesinlikle normal olamayacağına rağmen, yine de düzenli olarak saptanması lazım ki, bariz bir yükselme ve bununla beraber hastalığın ilerlediği fark edilebilsin. Rahatsızlıkların belirmesi halinde, röntgen, sintigrafi ve ultrason gibi ek muayeneler yapılır.
Kemik ağrılarında veya romatizmaya benzer şikayetlerde hastalar tedavi sonrası rutin muayene dışında da mutlaka hekime gitmelidirler. Çünkü prostat karsinomu ilerlemiş safhalarda iskelette sıkça tümör oluşturur ve bunlar benzer ağrılara yol açabilir. Metastazların yol açtığı ağrıların yanısıra kemik kırılması tehlikesi de vardır, bu da omurga bölgesinde felç tehlikesini beraberinde getirir.
Tümör büyümesi nedeniyle oluşan komplikasyonların tedavisi
İlerlemiş safhadaki prostat karsinomlarının sıkça yol açtığı kemik metastazları ağrılara ve de kırılma tehlikesine yol açarlar. Metastazların ışınlanması yoluyla, kırılma tehlikesi ve ağrılar genellikle önlenebilir ve kemik tekrar sağlamlaşır. Fakat bu yöntem birkaç hafta boyunca sürer. Harici ışınlama yapmak yerine, kemiklerde toplanan ve kemiği içinden ışınlayan bazı radyoaktif maddeleri vererek, kemik metastazlarının küçülmesi sağlanabilir (Radyo Nuklid Terapi). Bu her iki metodla ağrılar da hissedilir derecede azaltılır.
Taşıyıcı kemiklerde yaygın metastazlar olduğunda, sonradan ışınlama ile stabilize edici bir ameliyat gerekli olabilir. Bu örneğin omurilik bölgesindeki metastazlar için geçerlidir, çünkü omuriliğe basınç olduğunda felç tehlikesi vardır.
Bisfosfonat maddesinin verilmesi, kemik metastazlarından dolayı doğabilecek tehlikeleri azaltabilir. Bisfosfonatlar kemiklerin öz maddelerine yerleşirler ve kemik dokusunu azaltan hücreleri frenlerler. Gerçi prostat karsinomunun metastazları genellikle kemik yapıcıdır ve kemik eritici değildir, ama en azından yeni bir madde ile, bu tedavinin, kemik kırılmalarının doğurduğu komplikasyonları ve kanda yükselen kalsiyum değerlerini etkili bir biçimde düşürdüğü, gösterilebilmiştir. Aynı zamanda metastazların yol açtığı ağrılar hafifler.
Tümör büyümesinin sonuçları, örneğin idrar yollarına ve sonbarsağa basınç, uretere süyek koyarak veya idrar borusundan girilerek tümör dokusunu almak yoluyla (prostatın transuretral reseksiyonu kısaca TURP) tedavi edilir.
Terapi neticelerinin tedavisi
Gelişmiş yöntemler sayesinde önceki yıllara kıyasla prostat kanseri tedavisinin yan etkileri azaltılabilmiştir. Buna rağmen hastaların çoğu en azından ilk zamanlarda terapi neticelerini hesaba katmalıdırlar.
İdrarını tutamama
Operasyonla prostatın alınmasından sonra birçok hastada oluşan idrarını tutamama hali genellikle birkaç hafta veya birkaç ay içerisinde kaybolur, ama bazı erkeklerde devamlı da kalabilir. Normal olarak kısmen az miktarda idrar kontrolsuz akar. Bunun sebebi, idrar torbasının kapama mekanizmasının zarar görmesidir. Kontrolsuz idrar akması, özellikle bedensel zorlamada, öksürürken veya hapşırırken veya bastırırken olur, yani karın bölgesine basınç çoğaldığı anlarda. Bu nedenle bunun adına stres veya basınç altında idrar tutamama denir.
Tedavisinin en önemli unsuru, ameliyattan önce ve sonra sürekli düzenli olarak kalça tabanı jimnastiği oluşturur. Hastalar, bir hasta jimnastiği uzmanı nezaretinde yapılacak hareketleri çoğunlukla klinikte öğrenirler ve sonra kendi başlarına uygularlar. Elektrostimulasyon yani elektrotlarla uyarma metoduyla da kalça tabanı kasları uyarılır ve kapama fonksiyonunu çalıştırmak için kullanılır.
İrade dışı akan idrar, emici bezlerle veya kondomurinal ile (bacağa tutturulan yapışabilir torbalı kondom) toplanabilir. Bu hususta medikal ürünler satan yerler ve eczaneler yardımcı olur. Ama her zaman için ilk hedef, kalça tabanı jimnastiği ile kapama fonksiyonunu tekrar çalıştırabilmektir, çünkü idrarı tutamama halinde cilt tahrişleri, egzama ve idrar yolu enfeksiyonu riski her zaman mevcuttur.
Ağır ve kalıcı idrarını tutamama hallerinde çeşitli operatif metodlar muhtemelen iyileşme sağlayabilir, örneğin idrar torbası boğazının etrafına kolajen enjekte ederek veya idrar borusunu gerektiğinde kapatabilmek için, testis torbasına yerleştirilmiş ufak bir pompa ile şişirilen veya boşaltılan karın içine yerleştirilmiş sıvı hazneli bir manşetin koyulması. Stres altında idrarı tutamama haline karşı ilaçla etkili bir tedavi mümkün değildir.
Işınlamadan sonra idrar torbasının sürekli uyarılmasından dolayı, sürekli idrar yapma hissi meydana gelebilir. Bu durum ilaçla idrar torbasının sakinleştirilmesi veya idrar torbasının yıkanması yoluyla bazen başarılı olarak tedavi edilebilir. Burada daha çok sürekli idrar yapma hissi vardır. Stres altında idrar tutamamada ise, idrar stres ve baskı altındayken akar.
İktidarsızlık
Cerrahi radikal ameliyat sonucu prostatın alınmasından sonra hastaların çoğu uyarılabilme kabiliyetini kaybederler. Sinirleri muhafaza eden bir ameliyattan sonra da bir hasta iktidarsız olursa, bunlar psikolojik faktörlere bağlı olabilir: Tümör ameliyatlarından sonra cinsel hayatın etkilenmesi pek ender bir durum değildir. Ameliyattan sonra da idrar tutamama hali varsa, bu durum cinsel isteğe ve iktidara etki edebilir.
Bir dizi metod ve çarelerle sinir bağlarının kesilmesinden sonra da, tatmin edici cinsel ilişki imkanı sağlayan, „suni“ bir ereksiyon temin edilebilir.
Birkaç seneden beri ereksiyon bozukluklarını tedavi edici ilaçlar mevcuttur. İlaçların etki edebilmelerinin ön koşulu, kabarabilmenin gerçekleştiği bölgenin sinir beslemesinin en azından kısmen baki olmasıdır. Sinir bağları tamamen kesildiyse bu ilaçlar etkisizdir.
Işın tedavisi de ereksiyon zayıflığına yol açabilir. Böyle bir durumdan müteessir olanlar yukarıda adı geçen ilaçlarla tedavinin denenmesini hekimleriyle görüşmelilerdir.
Hormon terapisi çoğunlukla cinsel isteğin azalmasına yol açar. Bu durumda çoğu erkekte ereksiyon problemleri baş gösterir, bu demektir ki, ereksiyonlar daha seyrektir, daha yavaş gelişirler ve/veya daha az stabildirler (erektil bozukluk, erektil disfonksiyon), ve orgazma ulaşmak zor olabilir. Burada erkeğin psikolojik durumu da etkilidir.
Cinsellikle ilgili sorunlarda, birçok hasta, hekimle bu konuyu konuşmaktan çekinir. Ancak terapinin sebebiyet verdiği birçok rahatsızlık hafifletilebilir. Bunun nasıl ve hangi kapsamda olabileceğini, hastalıktan müteessir olanlar buradan online metninden okuyabilirler. Kanser Bilgilendirme Merkezinden de Almanca bir broşür şeklinde sipariş edilebilinir.
İdrar torbası ve sonbarsağın ışın tedavisi sonrası iltihabı
Modern ışınlama teknikleri yardımıyla uygulanan ışın tedavisi, günümüzde iyi hazmedilebilir bir tedavi yöntemi olarak tanımlanabilir ve pek ender hallerde kronik ışınlama hasarlarına rastlanmaktadır. Sonbarsağın ve idrar torbasının sümüksel zarlarının ışınlamaya karşı akut iltihaplanma reaksiyonu göstermelerine sıkça rastlanır, ama bunlar hemen hemen her defasında olumsuz etki bırakmadan iyileşir.
Ender hallerde kronik idrar torbası iltihabı oluşabilir (Sistit). İdrar torbası sümüksel zarındaki yüzeysel apseler, idrar torbası dolu olduğu zaman çok ağrı verebilir ve kolayca kanayabilir. Ağrı dindirici ve kramp çözücü ilaçlar bu hususta hafifleme sağlar. Devam eden ışınlama hasarları semptomlarında, idrar torbasını enfeksiyonlardan korumak amacıyla, iltihap frenleyici ilaçlarla idrar torbası düzenli aralıklarla yıkanır. Bir enfeksiyon belirtisi halinde derhal antibiyotik verilmelidir. Kronik idrar torbası
iltihabı, idrar torbasının büzüşmesine yol açabilir. Aşırı hallerde idrarın suni olarak dışarı akıtılması, bazı hallerde de idrar torbasının ameliyatla alınması gerekir.
Seyrek olmakla beraber sonbarsağın kronik iltihabı halinde (Proktitis), apseler oluşabilir, bazı hallerde fistül de oluşabilir. Proktitis hallerinde ilk başlarda dışarıdan girilme yoluyla iltihap frenleyici sıvılarla tedavi edilir, sonraları tabletle tedaviye geçilir.

Hastalığın üstesinden gelebilmek
Bir kanser hastalığı teşhisinden sonra neredeyse hastalığa yakalanan bütün insanlar yoğun endişe verici hislerle ve düşüncelerle çatışmaktadırlar. Hastalık çoğunlukla hayatın ağır bir dönüm noktası olarak algılanmaktadır: O ana kadarki alışkanlıkların hepsi ve gelecekle ilgili birçok hedefler ilk başta sorgulanır. Günlük hayata dönüşe ilişkin korkular ve başka insanlarla ilişkilerde önyargılılık belirginleşir, tedavinin faydası hakkındaki tereddütler ve hastalığın ilerlemesine ilişkin korkular tekrar ve tekrar ortaya çıkarlar
Çok sayıda hastalarda tümör ameliyatla veya ışınlamayla veya ilaçlarla da tamamen alınamayabilir veya yok edilemeyebilir. Özellikle genelde yavaş büyüyen prostat karsinomu, yukarıda belirtilen metodlarla buna rağman çoğu hallerde uzun zaman kontrol altında tutulabilir. İlerlemiş prostat karsinomu olan daha ziyade yaşlı hastaların büyük bir kısmı bu hastalıktan dolayı vefat etmezler, ancak bu hastalık ile vefat ederler, başka herhangi bir sebepten dolayı.
Cinsel isteğin kaybı ve iktidarsızlık ve de idrarını tutamama gibi tedavi sonuçları, bu hastalıktan muzdarip olan erkeğin izzeti nefsini ve kendine verdiği değeri önemli derecede etkileyebilir. Bu tür hastalık sonuçlarının üstesinden gelebilmek için zamana, iradeye ve anlayışlı bir çevreye ihtiyaç vardır. Önemli olan, erkeğin korkuları ve tasaları ve beklentileri ve de arzuları hakkında özellikle aile çevresinde açıkça konuşabilmesidir. Hastanın yakınları çoğu hallerde nasıl davranmaları gerektiği hakkında şüphe içindedirler, ve kendilerini ve de hastayı incitmemek için çoğu hallerde hastayla konuşmaktan da kaçınmaktadırlar. Ama ancak açıkça konuşabilmek, beraberce hastalık ve sonuçlarının üstesinden gelebilmenin yollarını açar.



Soru Gönderme Hattı (Ücretsiz)



İnternet üzerinden soru gönderebilirsiniz.

Soru Gönder

Randevu Hattı



Uzmanımızla yüzyüze görüşmek için randevu alabilirsiniz.