Kanser Belirtileri, Kanser Tedavileri

Haftanın Yazısı

ROBERT GORTER DENEN ŞARLATAN: "VE KANSER TARİH OLUYOR, TEDAVİ YÖNTEMİ BULUNDU."

10 Soruda Kanser Nedir?

10 soruda kanser türlerini öğrenme, korunma yolları konusunda giriş bilgisi edinmenizi sağlıyoruz. En merak edilen sorular.

AKCİĞER KANSERİ - Tedavi Sonrası Yaşam

Ağrı tedavisi
İlerlemiş safhadaki akciğer kanserinin genelde en zor ve ağır yanı, beliren ağrılardır. Bu semptom hayat kalitesini ciddi derecede etkiler. Şayet ağrıya neden olan unsurlar, yani tümör ve metastazlar doğrudan tedavi edilemezse, etkili bir ağrı tedavisi alınacak en önemli önlemlerden biridir. Etkili bir ağrı tedavisi hayat kalitesini önemli derecede iyileştirelebilir.
İyi bir ağrı terapisi hastanın kişisel ağrı durumuna göre ayarlanır. Hastanın hissettiği ağrı önemlidir. Bir ağrı terapisi iyi mi ve yeterli mi, buna hasta karar verir.
Bugün piyasada mevcut ilaçlarla ve metodlarla tümör ağrıları genellikle önemli derecede hafifletilmektedir. Tedavi mümkün olduğunca tablet veya damlayla uygulanır. Aşırı ağrılarda opioid denilen ilaçlar kullanılır. Opioid ilaçları morfinden türetilmiştir ve en etkili ağrı ilaçlarıdır. Bunlar artık şeklinde de satılmaktadır. Günümüzde opioid türü ilaçların kullanımı eskisine nazaran artmıştır ve bunların reçeteye yazılmaları da yine eskisine kıyasla daha az sorunludur. Ağrı diğer ilaçlarla istenilen derecede hafifletilemezse, daima opioid türü ilaçlar kullanılır.
İyi ve kalıcı bir ağrı hafifletilmesi için ilaçları öngörülen zaman planına göre vaktinde almak şarttır. Ağrılar yeniden belirdikten sonra ilacı almak yarayışlı değildir.
Şayet tabletler, damlalar veya flaster istenilen derecede etki etmezse veya hasta bunları kaldıramazsa, opioid türü ilaçlar sürekli infüzyon şeklinde zerk edilebilirler: Bir damara, deri altına veya bazı hallerde direkt omurilik çevresine verilebilir. Kullanılan kateter bir pompaya veya cildin altına yerleştirilmiş bir reserve sistemine bağlıdır ve ilacın sürekli zerkini mümkün kılar. Adına ‘hasta kontrollü ağrı terapisi’ denilen PCA yöntemiyle hastalar pompayı kendileri çalıştırabilir ve dozajı ihtiyaca göre ayarlayabilirler.
Kemikteki metastazlarının sebep olduğu ağrılar, ağrı odağına hedeflenmiş radyoterapiyle hafifletilebilir.
Sonradan bakım tıbben nasıl devem edecek?
Baş vuru yerleri
Birçok hastalar klinikten taburcu olup günlük hayata döndükten ve eve geldikten sonra nasıl davranacakları konusunda önceleri şüpheli ve bilgisiz olabilirler. Şayet terapi iyileştirme amacıyla uygulanabildiyse, iyileşme sürecini desteklemek ve hastalığın yeniden nüksetmesini önlemek için, hasta kendisinin nasıl katkıda bulunabileceği hakkında sorularla karşı karşıyadır.
Şayet tümörü tamamıyla imha etmek mümkün olmadıysa, gelişmenin nasıl olacağı, icabında şikayetlerin nasıl hafifletilebileceği, içinde bulunulan bu zor durumun üstesinden gelebilmek için kimlerin yardım edebileceği soruları ortaya çıkar.
Sonradan bakım hastaları geniş kapsamlı desteklemeyi amaçlamaktadır. Sonradan bakım şu konuları içermektedir: Sonradan bakım muayeneleri, psikolojik ve sosyal bilgilendirme ve yardım, hastalıktan ve terapiden kaynaklanan belirtilerin önlenmesi ve hafifletilmesi, ve rehabilitasyon önlemleri.
Hastalıkla ilgili sorularda sonradan bakım devresinde hastanın doktoru onun muhatabıdır. Onun görevleri arasında hastanın akrabalarına ve yakınlarına hastalığın sonuçları ile başedebilmek için onlara destek görevi de vardır. Hekim hastasını ihtiyaç halinde psikologlara ve danışma merkezlerine yönlendirebilmelidir. Tavsiye edilecek psikolog ve danışma merkezleri kanser hastalarının bakımı ve desteklenmesi konusunda uzman olmalıdır Sonradan bakım randevusu ayrıca sosyal hukuki ve mesleki durumu ilgilendiren soruları sorabilmek için de bir imkan teşkil eder. Hastanın hekimi/doktoru bu çerçevede özel sorular için yetkili yerleri ve danışmanları hastaya söyleyebilmelidir.
Sonradan bakım muayeneleri
Sonradan bakım muayeneleri, ilk tedaviden sonra önceleri kısa zaman aralıklarıyla, sonradan uzun zaman aralıklarıyla yapılır. Bunların amacı tedavi edilmesi gereken terapi sonuçlarını tanıyabilmek ve etkili terapisi mümkün olan muhtemel bir yeniden nüksetme olayını erkenden teşhis edebilmektir.
Yeniden nüksetmenin teşhisi
Önemli olan sonradan bakım muayenelerinden elde edilecek bulgulardan, icabında yeniden bir nüksetme tesbitinden, hasta için sonuçta faydalı olacak hareketlere gecilebilimesidir: yaşamın muhtemelen uzatılması veya en azından komplikasyonlara karşı önlem ve yaşam kalitesini iyileştirebilmesi gibi.
Hastalık sadece akciğerde yeniden yerel olarak sınırlı belirirse veya sınırlı tek bir metastazın nüksetmesi durumu mevcut ise, yeniden bir terapi tekrar iyileşme veya uzun süre tümörsüz yaşama vaad eder. İşte bu sebepten tümör tamamen küçültülebildiyse hastalığın yerel olarak sınırlı belirdiği veya tek bir metastazın oluştuğunun mümkün olduğu kadar erken farkedilmesi çok önemlidir.
Şayet birden fazla metastaz oluşmuşsa, artık hastalık iyileştirilemez. Buna rağmen uygulanacak yeni bir terapi ile kalan yaşama süresinin uzatılması sağlanabilir. Burada ön planda yaşama süresinin uzatılabilmesi hedefinin yanısıra tümör büyümesinin sebep olduğu komplikasyon ve şikayetlerle mücadele etmek ve hastanın yaşam kalitesini biraz daha yükseltmek amaçlanır. Bu amaca radyoterapi ve kemoterapi ile ulaşılabilir. Bunlara ek olarak sadece beliren semptomlara yönelik önlemler ve etkili bir ağrı terapisi uygulanır.
Sonradan bakım randevuları
Uzman kuruluşların çalışma yönetmelikleri, sonradan bakım muayenelerinin nasıl ve hangi zaman aralıklarıyla uygulanacağı hakkında bir çerçeve belirlemiştir:

• Tümörün cerrahi olarak tamamen alınmasından sonra, iyileştirme amaçlı radyoterapi veya kemoterapi uygulandıktan sonra ve bunun neticesinde tümör tamamen geriletilebilmiş ise, terapinin bitmesinden altı hafta sonra klinikte ilk muayene yapılır. İlk muayenede önce operasyondan ve radyoterapiden sonra belirebilecek muhtemel neticeler ve fonksiyon bozuklukları ön plandadır. Doktor hastasına genel durumunu ve şikayetlerini sorar, örneğin nefes darlığı, öksürük, balgam, ses kısıklığı, kilo kaybı ve ağrıları sorar. Ayrıca kalbi ve akciğeri dinler ve iskelete vurarak onu muayene eder. Bu vurmalar hastanın ağrı hissetmesine yol açıyorsa, sebebi kemik metastazları olabilir. Doktor ayrıca boğaz, kürek kemiği ve koltuk altındaki lenf düğümlerinin büyüme yapıp yapmadıklarına bakar.

• Muayene programının içerisinde, göğüs bölgesinin röntgen filminin çekilmesi ve mümkünse üst karın organlarının ultrasonla muayenesi bulunur. Laboratuvar araştırmaları kan sedimantasyonu, kan tablosu ve karaciğer fonksiyonu hakkında genel bilgiler veren unsurlarla ve kemikteki metabolizma hareketini incelemekle sınırlıdır.

• Tümör markeri tespit edilmesi genel bir tavsiye değildir. Eğer daha terapiye başlamadan önce yüksek tümör markeri değerleri tespit edilebildiyse, ancak bu kapsamda yeniden tümör markeri tesbiti bir anlam taşıyabilir. Buna rağmen onlardan çıkan ifade yine de sınırlıdır ve hasta için olumlu gelişmelere hemen hemen hiç zemin teşkil etmez.

• Yukarıda izah edilen program ilk iki sene içerisinde küçük hücreli olmayan kanserde her üç ayda bir yapılır, bunu takip eden sonraki üç yıl içerisinde altı ayda bir tekrarlanır ve birinci planda akciğerde yerel bir nüksetmenin farkedilebilmesini veya örneğin böbreküstü bezleri bölgesinde tümör yerleşip yerleşmediğinin tespitini amaçlar.

• Bu bedeni muayenin dışında, cerrahi olarak kesilip alınamıyacak metastaz “aranması”, anlamsızdır, çünkü “erken tanıma” hastaya bir fayda sağlamaz.

• Beş sene boyunca hastalık nüksetmediyse, bu muayenelerin yalnız senede bir defa yapılması tavsiye olunur.

• Küçük hücreli kanserde sonradan bakım muayeneleri birinci sene zarfında her altı ile sekiz haftada bir defa yapılr, çünkü erken yeniden nüksetme olayına sıkça rastlanır. Ondan sonra yukarıda izah edilen program uygulanır: Önce üç ayda bir, üçüncü seneden itibaren altı ayda bir ve daha sonra senede bir defa.
Bir operasyondan sonra kural olarak her sene bilgisayar tomografisi ve bronkoskopi yapılmasının gerekli olup olmadığı hususu değişik değerlendirilebilmektedir. Solunum yolları köprülenerek yapılan operasyonlardan sonra (bronkoplastik operasyonlar), düzgün aralıklarla bronkoskopi yapılması gereklidir. Bunların ne zaman ve hangi zaman aralıklarıyla yapılacağı, hastaya göre değişik bir şekilde karara bağlanır.
Röntgen filmi çekilmesi, ultrason muayenesi yapılması ve gerekli hallerde bronkoskopi uygulanması işlemleri hariç, hastanın ev doktoru sonradan bakım işlemini kendisi uygulayabilir. Ama şayet yeniden nüksetme şüphesi oluşursa, bununla ilgili açıklayıcı muayenelerin onkolojide uzman bir muayenehane veya klinikte yapılması gerekir.
İlerlemiş hastalık veya metastaz oluşturma devresindeki hastalarda, hastalıktan kaynaklanan komplikasyonların ve semptomların ön tedbirleri ve tedavileri ön plandadır. Solunum yollarının açık tutulması, ağrı tedavisi, akıntı ve şişkinliklerin ve kemik metastazlarının tedavisi bunlara dahildir.

 

Hastalıkla yaşam
Hastaların çoğu tıbbi tedaviden sonra, iyileşme ve toparlanma sürecini desteklemek amacıyla kendileri bir şeyler yapmak isterler.
Sigara içmeyi bırakmak
İlk bakışta biraz anlamsız görünse dahi, şu husus geçerlidir: Artık ”olan olmuşsa” bile, hastalar mutlaka sigara içmeyi terketmeye çalışmalıdır. Şayet tedavi iyileştirme hedefiyle uygulanmışsa, sigara içme alışkanlığı bırakılıp terkedilirse akciğerde ikinci bir kanser oluşması riski azaltılabilir. Ayrıca sigarayı terketmek tüm hastalar için akciğer fonksiyonları açısından ve komplikasyonlara ön tedbir olarak belirgin avantajlar sağlamaktadır
 Solunum jimnastiği programları
Özellikle ameliyatlı hastalar için nefes/teneffüs jimnastiği uygulaması rehabilitasyon çerçevesinde önemli bir yer alır. Bu tür nefes jimnastik çalışmaları akciğeri daha iyi havalandırır ve bu suretle kanın oksijenle beslenmesini daha iyi sağlar. Bu çalışmalarla vücudun gücünün korunması veya eski gücüne kavuşması sağlanabilir. Ayrıca psikolojik olarak ve bedeni verimlilik açısından nefes jimnastiği çalışmaları önem taşımaktadır. Tümör terapisinden sonra beliren değişik problemler veya hastalığın gidişatına bağlı problemlerle daha iyi başedebilmek için bu çalışmalar gereklidir. Ağrılardan dolayı hissedilen korkunun yol açtığı gerginlikler de, nefes jimnastiği ile çözülebilir.
Akciğer dokusunun kaybı veya nefes almada engeller, belirli özel jimnastik çalışmalarıyla sınırlı bir ölçüde dengelenebilir.
Akciğer iltihabına karşı ön tedbir
Hastaların bir çoğunda daha önce yaşanan kronik bronşit sebebiyle bronş yolları ön hasarlıdır. Bundan dolayı akut bir akciğer iltihabına karşı önlem almak bilhassa önemlidir. Inhalasyon (Enhalasyon, buharı teneffüs etme) uygulaması ve bronşları genişleten ilaçların verilmesi, bu konuda hastalara destek sağlayabilir.
Özel eğitimli terapistler hastalar daha henüz klinikteyken hastalara özel nefes jimnastiği yaptırırlar. Hastalar taburcu edildikten sonra bu jimnastiğe kendileri sürekli olarak devam etmelidir.
Beslenme
Akciğer kanserli hastalarda beslenme çok önemlidir, çünkü çoğu hastalar hastalık ve tedaviye bağlı olarak iştahsızlık hissederler ve kilo kaybederler. Yeterli ve dengeli gıda alınmasını desteklemek bilhassa önemlidir. Sağlıklı ve iyi değerli bir beslenme, insanın genel durumunu olumlu etkileyebilir ve yaşam kalitesinin iyileşmesine katkıda bulunur.
Hastalık veya terapi nedeniyle kilo kaybetmiş olan veya tedavi sırasında önceki gibi herşeyi kaldıramayan yani hazmedemeyen hastalar için doktorlar, bakım kurumları ve danışma merkezleri bireysel uyarlanmış tavsiyeleri hazır tutmaktadırlar. Gereken hallerde adına astronot gıdası denilen yüksek kalorili ek gıda tavsiyeleri de buna dahildir. Yataklı rehabilitasyon uygulamaları sırasında da beslenme konusuna değinilebilir.
Hastanın sağlık durumu tedavinin tamamlanmasından sonra tekrar stabil hale gelirse ve tedavi eden doktorların görüşüne göre beslenmeye ilişkin kısıtlamalara gerek yok ise ve hastanın kilosu hemen hemen normal hale gelmişse, kanser hastaları ve bunların aileleri uluslararası meslek kurumlarının sağlıklı ve dengeli bir beslenmeye ilişkin tavsiyelerine yönelebilirler.
Adına ”Günde Beş Programı” denilen bir beslenme prensibi mevcuttur. Bu programda, sağlıklı beslenmeyle ilgili en aktüel bilimsel bilgilerin neticesi sunulmaktadır. Buna göre, günde beş kez bir porsiyon meyve veya sebze yiyen, her şeyi doğru yapar. Burada bir porsiyon ”bir avuç dolusu” olarak tanımlanmıştır, buna bir bardak meyve suyu da dahil olabilir. Uluslararası meslek kurumlarının anlayışına göre, bu şekilde beslenen insan, ilave vitaminlere ve de vücudun az miktarda ihtiyacı bulunduğu elementlere ihtiyaç hissetmez.
Ama çok sert beslenme kurallarının kanser hastaları için sadece sınırlı bir anlamı vardır: Mühim olan, neyi canı çekiyorsa, neyi hazmedebiliyorsa, insanın onu yemesidir. Yani arzuya göre beslenme uygulanmasıdır denilebilir. Bu unsur, özellikle yemek yeme sorunu olan ve iştahsızlığı olan insanlar için önemlidir, çünkü yemek yemek insana zevk verebilmelidir.
Kanser diyeti anlamlı mıdır?
Ne kadar sağlıklı olursa olsun beslenmenin tümöre bir etkisi beklenmemelidir. Bugünkü bilgi seviyesine göre, bir diyet uygulayarak veya gıda seçimini değiştirerek veya gıdaları değişik şekilde pişirerek hiç bir kanser hastalığına etki edebilmek mümkün değildir. Broşürlerde, kitaplarda ve internet üzerinden sunulan kanser diyetlerinden hiçbirisi bilimsel incelenmemiştir veya klinik araştırmalarında hastalığa beklenilen olumlu etkiyi sağladığı ispat edilememiştir. Bunlardan bazıları hatta tehlikeli bile olabilirler, çünkü beslenme zayıflığına yol açabilirler: Beslenme zayıflığı kanser hastaları için hiç de iyi değildir. Tehlikeli sayılabilecek diyetlere, oruç diyetleri veya meyva suyu diyetleri de dahildir. Bazı diyetler et, yağ veya kahve gibi gıdaları tamamen yasaklamaktadır. Ama bunlar kanserle ve beslanmeyle ilgili bilimsel anlaşılamayan teorilerden kaynaklanmaktadır. Kanser hastaları için “zehirli” tabir edilebilecek hiç bir yiyecek de yoktur.
Alternatif uygulamalar ve eğitim tıbbı haricindeki metodlar
Ameliyat, radyoterapi ve kemoterapi gibi açıklanan denenmiş tedavi işlemlerinin haricinde kanser hastalıkları terapisi için, kansere karşı etkileri bilimsel kliniksel deney yöntemleriyle ispatlanamamış olan çok sayıda ilaçlar ve yöntemler arz edilmektedir.
Etkisi ispatlanmıs mıdır?
Bu yöntemlerin kansere karşı etkisi herzaman bilimsel kliniksel deneyler vesilesiyle ispatlanamıyor, bazen bu yöntemler etkisi ispatlanamayan metodlar olarak da tanımlanıyorlar. Bilimsel kliniksel deneydeki zorlu ciddi işlem tarzı, bir yöntemin etkisi hakkında değerlendirme yaparken yanlışlıklardan mümkün olduğunca kaçınılması için geliştirilmiştir. İşte bu ciddi kuralları uygulamak suretiyle, değerlendirmede birçok yanlışlığın yapılması önlenmektedir.
Bu tür incelemelerden geçmeyen metodlardan bazıları ”biyolojik” veya ”alternatif” olarak tanımlanmaktadırlar. Bunlardan birçoğu için, vücudun kendi savunma sistemini, yani immüno sistemini ”güçlendirdikleri” ve böylece aynı zamanda kanser hücrelerine karşı aktive ettikleri konusunda dikkat çekilmektedir. Ancak immüno savunma (bağışıklık) sistemi, henüz eksiksiz bir suretle incelenmemiş ve aydınlatılmamış olan birçok faktörün kompleks ve karmaşık bir kombinasyonu ile çalışır. Bazı preparatların immüno sistemde çeşitli değişikliklere yol açabilecekleri bilinmektedir. Fakat bu etkilerin faydalı bir şekilde kanser hastalığına etki edip etmedikleri ve genel sağlığa olan etkileri kesinlikle belli değildir. İstenmeyen etkilerin meydana gelmesi de mümkündür.
En yaygın olanlar, ökseotu bitkisinden oluşan karışımlardır. BSE hastalığı (deli dana hastalığı) krizine kadar timüsten (boyunaltı bezlerinden) oluşan hayvan organları karışımları da bayağı popülerdi. Bu preparatlardan bazıları uzun süreden beri mevcuttur, ve bazı doktorlar hastaların genel sağlık durumunun düzeltilmesi hususunda bunlarla iyi tecrübeler edinmişlerdir. Ancak gözlemlenen olumlu etkilerin tedaviden mi kaynaklandığını, yoksa hastanın kendisi için birşey yapıldığı hissine varması ile mi alakalı olduğunu (Plaseboeffekt diye tanımlanan etkiden mi oluştuğunu), bugüne kadar hiç kimse kesin olarak söyleyememektedir.
Akciğer hastası Türkler, Türkiye’deki akraba ve tanıdıkları aracılığıyla orada geleneksel olarak kansere karşı kullanılan maddelerden haberdar olmaktalar. Bu tavsiyeler şüphesiz iyi niyetle verilmektedir, ama tavsiye edilen maddelerin çoğunun etkileri henüz ispatlanmamış uygulamalar oluşturmaktadır. Bu sebepten bu tür maddelere Türkiye’deki kliniklerde de çok şüpheli gözle bakılmaktadır.
Güncel araştırmaları çabuk uygulamaya koymalı mı?
Buna mukabil başka yöntemler, en taze araştırma bilgilerinin en hızlı ve en başarılı uygulamaları olarak arz edilmektedirler. Burada herhangi bir tahmin çeşitli sebeplerden ötürü çok zor olabilir. Çoğu zaman böyle tedavi yöntemleri, şu ana kadar yalnızca hücre kültürlerinde veya laboratuar hayvanları üzerinde incelenmiş olan ve insan üzerindeki etkileri hakkında henüz çok az şey bilinen işlemlere dayandırılmaktadır. Kısmen de, kanıtlanan olumlu bir etki göstermemelerinden ötürü bununla ilgilenen bilim adamlarının ve doktorların çoğunluğu tarafından zamanla terk edilmiş olan bazı tedavi süreçlerinin uygulanmasına devam edilmektedir. Ayrıca, hiçbir yerde yayınlanmadıklarından ötürü, bu tür yöntemlerin değerlendirilmesi için gerekli olan ayrıntılarıyla tecrübe edilmesi de zordur.
Bir ilacın veya yöntemin alışılagelmiş terapiye ilave olarak değil de, bu tedavinin yerine uygulanmasının tavsiye edildiği durumlarda, her zaman özellikle dikkat edilmesi gerekmektedir. Ayrıca her zaman öncelikle kısmen yüksek olan masrafların hastalık/sağlık sigortası kurumu tarafından karşılanıp karşılanmayacağı konusu açıklığa kavuşturulmalıdır. Bu konuda özellikle reçete mecburiyeti olmayan ilaçlarla ilgili olarak 2004 senesinde çok şey değişmiş bulunmaktadır. Eski ilaçların etkileri denenmeden de sunulabilmesini geçici olarak mümkün kılan uygulama da 2004 senesinde sona ermiştir.
Yumuşak ve yan etkisiz mi?
Bu yöntemlerin birçoğu için ayrıca zarar vermedikleri hususunun reklamı yapılmaktadır. En azından uzun süredir kullanılan geleneksel ilaçlardaki yan etkilerin örneğin bir kemoterapinin yan etkileri kadar ağır olmadıkları doğrudur. Ancak bunlar tabii ki laboratuar değerlerini değiştirebilirler veya örneğin grip benzeri hastalık alametleri oluşturabilirler, veya işlenip atılma konusunda karaciğerde diğer maddelerle bir rekabet oluşturabilirler. Bu nedenle, bu türden semptomları veya değişiklikleri doğru değerlendirebilmesi için, tavsiye edilmeyen bütün yöntemlerin tatbiki konusunda tedavi eden doktor hiç olmazsa bilgilendirilmelidir.
Hastalığın üstesinden gelebilmek
Bir kanser hastalığı teşhisinden sonra neredeyse hastalığa yakalanan bütün insanlar yoğun endişe verici hislerle ve düşüncelerle çatışmaktadırlar. Hastalık çoğunlukla hayatın ağır bir dönüm noktası olarak algılanmaktadır: O ana kadarki alışkanlıkların hepsi ve gelecekle ilgili birçok hedefler ilk başta sorgulanır. Günlük hayata dönüşe ilişkin korkular ve başka insanlarla ilişkilerde önyargılılık belirginleşir. Tedavinin faydası hakkındaki tereddütler ve hastalığın ilerlemesine ilişkin korkular tekrar ve tekrar ortaya çıkarlar. Çaresizlik bitkinlik anları olur.
Sigara içtiğinden dolayı kendi kendini suçlu hissetmek
Akciğer kanserli hastalardan evvelden sigara içmiş olanlar sık sık kendilerini suçlu hissederler. Ama unutulmamalıdır ki, sigara içen hiç bir insan akciğer kanserine yakalanmayı hak etmemiştir!
Korku
Hastalık iyileştirilemese bile, semptomları modern tıp metod ve imkanlarıyla etkili olarak hafifletilebilir. Bugün artık hastalar ağrılardan eskiden olduğu kadar korkmamalıdırlar, çünkü ağrı terapisinin imkanları da iyidir.



Soru Gönderme Hattı (Ücretsiz)



İnternet üzerinden soru gönderebilirsiniz.

Soru Gönder

Randevu Hattı



Uzmanımızla yüzyüze görüşmek için randevu alabilirsiniz.